Salı, Eylül 22

Açık Mektup...







Bu hafta yayınlanan Hurriyet IK gazetesinde bir kose yazısı gozume ilisti. Yazıyı bir hısımla okudum, sonra uzun sure dusundum. Sonra tekrar okudum, Serdar beye cevap vermek istedim. Derken kendisine uzun bir mail yazdım... Daha sonra da yazımı blogumda yayınlamaya karar verdim. Yazısının baslıgı "Bugunku genclerde hic is yok... mu?" idi. Merak edenler yazıya buradan ulasabilirler. Benim cevabım da asagıdaki gibi...


-----------------------------------------------------------------


Serdar bey merhabalar,



20 Eylul Pazar gunu Hurriyet IK'da cıkan yazınız uzerine nacizane bazı fikirlerimi paylasmak isterim.

............... Sizin de belirttiginiz gibi yazınızı pazar gunu okuma sansım olmadı ancak pazartesi gunu okuyabildim. Aynı gun İstanbul'da bir vakıf universitesinde okuyan kuzenim de sizin yazınızı okumus ve size cogu konuda hak vermis.

Ben yazınızı 2 defa okudum, ve cesitli notlar aldım bunları sizinle paylasmak istedim; oyleki bunlar uzerine birkac saatlik aralıkta epeyce sure dusundum.

Kuzenim vakıf universitelerinden birinde ders verdiginizde karsılastıgınız tabloya maalesef mumkundur gozuyle baktı. Ote yandan bu durum sadece vakıf universiteleriyle kısıtlı olmasa gerek, ornegin Teknik Universite'de de olabilir, nitekim orneklerini de gordum.

Oncelikle genclerin gazete okumamasıyla ilgili olarak, ben gunluk gazete alıp okuyan biri degilim. Ancak istinasız her gun ntvmsnbc ve bbcturkce'yi birkac kez acıp okumaktayım. Acıkcası -her ne kadar gazete maliyeti cok dusuk olsa da- gazete almaktan nispeten daha ucuz olan ve de daha kolay (erilisilebilir) olan bu yontem maalesef beni gazete satın almaktan alıkoyuyor (kaldı ki kose yazarlarının yazılarını da internetten okuma sansımız var). Ustelik bbc'nin sagladıgı bir ekstra fayda da haberleri podcast olarak indirmenize yardımcı olması, boylece istediginiz dilde indirdiginiz haberleri gun icerisinde yolda veya herhangi bir yerde dinleyebiliyorsunuz ki bu gazete tasımaktan cok cazip bir secenek olusturuyor. Bu noktada, kendi adıma, diger yayın kuruluslarının da benzeri uygulamalara gecmelerini temenni ederim.

Galiba bir konuda haklısınız, bizler fikir savunma veya tartısma konusunda cok da basarılı olmayabiliriz. Bunu universitemdeki hocalarımın da cogu dile getirmekteydi. Ancak bu noktada, ben, biz genclerden ziyade anne babalarımızı sorumlu goruyorum. Ozellikle '70 - '80 donemini yasamıs anne babalarımız uzun yıllar bize siyaset hakkında yorum yapmamayı, fikirlerimizi belirtmekte her zaman icin cok rahat olmamazı telkin edip durmustu. Bence bunun sebep oldugu en buyuk sorun ise, genclerin cogunun ortak paydalardan uzaklasıp "ben"leriyle ilgilenmeleri. Maalesef ki, suan cogu genc -ister universiteli ister egitimsiz farketmez- vatanını; ulkenin gidisatını; dısarıda neler olup bittigini degil, okulundan en yuksek ortalamayla mezun olmayı, ya da iyi bir ise girebilmeyi, tırmanacagı kariyer basamaklarını; alacagı maası vs dusunuyor. Bunlar da maalesef her gecen gun biraz daha "gordugunu zanneden ama kor olan" bir genclige donusmemizi saglıyor.

Fakat yine de genclerin arasında -belki butun gencler arasında cok buyuk bir cogunluk degil ama- fikirlerine ve geleceklerine sahip cıkan, toplumun geleceginde rol oynamak isteyen, ozellikle de sivil toplum hareketlerinde (tog, unicef, greenpeace, vd.) boy gosteren gencler de oldukca fazla sayıda. Kendi adıma ornek vermem gerekirse, yaklasık 2 sene kadar uluslararası bir sivil toplum kurulusunda faaliyet gosterdim ve bu sure icerisinde ulkemizdeki stk faaliyetlenmesi (her ne kadar ab finansmanıyla olsa da) ve bu faaliyetlenmede genclerin onemli rol oynaması beni cok sevindirdi.

Gencleri okumak, yazmak, dusunmekten alıkoyan nedenlere gelince, bir genc olarak bence bunlar cok cesitli toplumsal sorunlara dayanıyor. Artık sizin zamanınızdaki gibi degil, universitelerde okuyan sanslı azınlıklar her zaman okuyan-yazan, dusunen-konusan anne babaların cocukları olmuyor. Artık cogunlugunun ebeveynlerini isci - memur anne babaların olusturdugu bir ogrenci toplulugu soz konusu (ozellikle devlet universitelerinde). Maalesef de bu ebeveynler her zaman cok bilincli, okuma-yazma bilen, ogrenmeye cok meraklı kisiler olmuyor. ........... Ben maalesef ki ancak universiteye geldigimde, aslında okumam ve ogrenmem gereken cok seylerin oldugunun farkına varabildim. Bunda tabiki, universite oncesi surecte iyi bir universite kazanabilmek kaygısıyla sadece OSS'ye calısmak zorunda olmamın da onemli bir sebep teskil ettigi goz ardı edilemez.

Sizin de dediginiz gibi Turkiye'deki gencligin onunde onemli sorunlar, belki de "distracter" lar var, onları calısmaktan, okumaktan alıkoyan. Genclik universitede derslere girmekten ziyade, MTV'de saatlerce video klip izlemek, turk aile yapısına kesinlikle aykırı olan gerek yerli gerek yabancı televizyon dizileri izlemek (bknz, ask-ı memnu, yaprak dokumu, gossip girl vs), kazananların da kaybedenlerin de bize birsey kazandıramayacagı aciz popstar, 500milyar, vs cesitli yarısmalar izlemek ya da ulkeyi hayal perest sevdalarla kurtarabilecegini dusundugu bazı siyasi olusumların universite yapılanmalarında zaman gecirmek gibi faydasız faaliyetler pesinde kosmakta, en kotusu de diger bir azınlık gerek kampuste gerekse dısarıda PKK vb. bolucu orgutlerin sempatizanlıgını yapmakta, faaliyetlerini yurutmekte....

Kaldı ki suana kadar sadece universiteli genclilkten bahsedebildik, bir de 1milyon 800binden fazla ogrencinin girdigi OSS sınavında matematik / fen bolumu ortalamalarının eksilere kadar inmesine neden olan cogunluk var. Onların cogu universite egitimi alamamakta, bir kısmı ise siyasi rant kaygılarıyla adı sırf universite olsun diye acılmıs egitim kurumlarında sahte egitimler almakta. Bugun ben Teknik Universiteyi bitirdigimde bile geride kalan sure icerisinde fakultemde hizmet veren profesor unvanlı hocalarımın kacından ders alma sansını yakaladıgımı (kacınının ders actıgını demek istiyorum), kacının ise yuzunu sadece bir kac defa gordugumu dusundugumde, Turkiye'nin ucra koselerindeki okullarda egitim alan genclige maalesef biraz kaygılı bakıyorum. Suan icin yurtdısında lisansustu egitimi almak isteyen bir ogrenci olarak ise, dunya capında okulların sıralamalarına (cesitli sıralamalar mevcut; web tabanlı yaygınlıga gore, akademik yayınlara gore vs) baktıgımda ulkemizdeki okulların sadece 1-2'sinin ilk 500'lere girebildigini ya da hic giremedigini gormek ise ayrı bir kayıp olsa gerek.

Ancak yine de, sadece kendi arkadaslarım olan azınlıkta bile; kendini kisisel anlamda cok gelistirmis veya kendine y.dısında/y.icinde cok guzel okullarda y.lisans imkanları saglayan veya stk hareketlenmelerinde cok faydalı isler goren cok sayıda arkadasım oldugunu bilmek beni cok rahatlatıyor.
Umarım cok vaktinizi almadım,


Saygılarımla,
------------------------------------------------


Herkese iyi bayramlar......



Hiç yorum yok: