Cuma, Aralık 12

gidişat kötü (?)


eğer yolunuz düşer de benim blog'uma da göz atarsanız; bu yazıyı ülkenin hatrı sayılır bir üniversitesinin son sınıf öğrencilerinden biri tarafından yazıldığını göz önünde bulundurmanızı istirham ederim.

efendim, malum türkiye son yılların en zorlu döneminden geçiyor olsa gerek. bayram tatili araya girdi de, ülkenin en flaş 2 haber spikerinin -Dündar ve Birand- yokluğundan mı yoksa gerçekten herşeyi bırakıp tatil yapmak istediğimizden midir bilemem, bir nefes alıyoruz sanki.

ne demiştik, zorlu bir dönem. geriye dönüp baktığımda ülkeyi bu kadar çıkmazın içine sürükleyen bir dönem ben hatırlamıyorum. hani benim yaşım genç diyorum, büyüklerle de konuşuyorum, arada da okumaya çalışıyorum. ama sanırım 12 eylül döneminden bu yana bu kadar çetrefilli bir dönem yaşanmamış gibi. o zaman da ne olduğu apaçık ortada.

AKP hükümetinin adeta Demokrat Parti hükümetininin yolunu izlemesi, sadece izlese neyse, her başa gelişinde demokrasiden biraz daha ödün vermesi, adeta diktatorya kurması mı desem, güney doğuda ardı arası kesilemeyen PKK terörü mü desem, sadece terör değil bir de "harici bedhah"ların oyununa gelen DTP'nin bölücü faaliyetlerinin ardı arasının kesilmemesi mi desem, AB'ye giremeyeceği Türk ve Türkiye düşmanı ülkeler tarafından dağa taşa yazılmasına rağmen hala AB kapısında kul köle olan Türkiye'nin karışılmadık hiç bir iç işinin kalmaması - AB'ye kukla edilmesi mi desem, yoksa artık ülkede kimin suçlu kimin suçsuz olduğunu anlamanın imkansız hale getirildiği Ergenekon vb. sürüncemeler mi desem. Çökmüş sağlık sistemini, adelet sistemini ve de DEMOKRASİ sistemini ise hiç katmıyorum işe...

bunlar yetmezmiş gibi, 1 yıldan uzun süredir ben geliyorum diyen global krizin artık türkiye'de çalınmadık kapı bırakmaması, binlerce insanın işsiz kalması, ki bu da demektir on binlerce insanın aç susuz kalması, gelecek kaygısı taşıması...

"hamd olsun" Erdoğan var ama başımızda. malum seçimler de yaklaşıyor. e size de gelmiştir belki 1-2 ton kömür. çok şükür en azından ısınacağız, tok olamasak da soğukdan donmayacağız.

bu ülkede DP den beri süregelen din üzerinden siyaset bitmedikçe, mantar gibi türeyen Gülen'cilere birileri dur demedikce, Erbakan'a "mücahit:kutsal ülküler uğruna savaşan kimse" (kaynak: tdk) diyenler akıllanmadıkça, korkarım ama ne bu ülkenin beli doğrulur ne de atatürk'ün kurduğu cumhuriyete sahip çıkabiliriz.

ne cehaletin sonu gelir, ne de fakir fukaralığın. aslında çark da böyle işliyor zaten. birileri sürekli ezilecek, altta kalacak ki, diğerleri onların üzerine basarak yukarılara çıkabilsin. bu ülkede insanların cahil kalmasını isteyenler var! maalesef! halkı uyutmadan yapamayacaklarını, halkı uyutarak yapanlar var. yıl 2008, ülkenin başkenti ankara'da bile, sokak aralarında top dağıtarak oy toplayanlar var...

bir ülkenin maliye bakanı vergi kaçıranlar listesinden olursa, milletvekillerinin neredeyse yarısının hakkında dava dosyası varsa, yıllardır geliri gideri bilinen başbakanın oğlunun kendine ait RO-RO'su varsa... ülkeyi yönetenler hem dokunulmazlıklarını kaldırmaktan hem de mal varlıklarını açıklamaktan korkuyorsa sistemde bazı yanlışlar var demektir...

... saymakla bitmiyor. bütün bunların sonu nasıl gelir orasını ise hiç kestiremiyor insan. acı olan şu ki, birileri bu olanlara dur demezse, ne atalarımızın kanlarıyla çizdiği sınırlar kalacak ortada, ne de bu sınırlar içerisinde yaşamak isteyenler.

ne yazık ki, bugün yetişmiş genç nüfusun (naçizane bendeniz de dahil) önemli bir çoğunluğu yurtdışına kaçış arayışında. ülkesinde kendine ait bir gelecek göremeyen, bu çıkmazların sonunun gelmeyeceğini düşünen ve de dışarıda daha iyi koşullarda yaşama imkanı bulan gençler beyin göçünün ardı arasını getirmiyor. Ancak ne yazık ki, bir "Jön Türkler" daha olmayacaktır!

Hiç yorum yok: